top of page

2025 Yılının En İyi TV Dizileri

  • 6 dakika önce
  • 3 dakikada okunur
andor dizi img
Andor

2025 yılı, sadece konsol oyunları için değil, televizyon ve streaming platformları için de unutulmaz bir yıl oldu. Listemize giren yapımlara baktığımızda ortak bir tema görüyoruz: Toplumsal ve politik kaygılar.


Sanat, her zaman içinde bulunduğu dönemi ve insanı yansıtır. Mevcut dünyamızdaki endişe, teknolojik kaos ve gelecek korkusunun eğlence dünyasına sızması aslında hiç de şaşırtıcı değil. Bu yıl izlediğimiz hikayeler; açgözlü teknoloji şirketlerinin yönettiği distopyalardan, kimliğin ikiye bölündüğü kabus gibi ofislere, özgür iradenin sorgulandığı dünyalara kadar uzanıyor.


2025'te televizyonun devleri sahneye geri döndü. Breaking Bad'in efsane yaratıcısı Vince Gilligan, yanına Better Call Saul’un gizli silahı Rhea Seehorn'u alarak ekranlara muzaffer bir dönüş yaptı. Öte yandan Alien serisinin televizyonda nasıl yeni zirvelere tırmandığına şahit olduk. Ve tabii ki, Severance ve Andor gibi başyapıtların merakla beklenen ikinci sezonları nihayet karşımıza çıktı.


Peki, bu kıran kırana mücadelede "Yılın En İyi Dizisi" tacını kim taktı? Gelin, 2025'in televizyon karnesine birlikte bakalım.


Bu Yazı da İlginizi Çekebilir


Mansiyon Ödülleri ve Gözden Kaçmaması Gerekenler

2025 o kadar bereketli bir yıldı ki, bazı harika yapımlar ana listemize giremese de alkışı hak ediyor. Hollywood'u tiye alan The Studio ve genç erkeklerin çevrimiçi dünyada nasıl manipüle edildiğini dramatik bir dille anlatan Adolescencegibi projeler, yılın en dikkat çekici işleri arasındaydı.


Ayrıca Netflix'in, Başkan James A. Garfield suikastını konu alan mükemmel dönem dizisi Death By Lightning de yılın gizli hazinelerinden biriydi. Süper kahraman evrenini sevenler için Gen V, The Boys evrenini başarıyla genişletmeye devam etti.


Zirve Yarışının Güçlü İsimleri (İkinciler)


Pluribus



Vince Gilligan, X-Files köklerine geri dönüyor ama bu sefer çok daha rahatsız edici bir dokunuşla. Invasion of the Body Snatchers (Ceset Yiyicilerin İstilası) temasını alıp ona keyifli bir "twist" ekleyen Pluribus, yılın en özgün işlerinden biri.


Dizinin kalbinde, huysuz bir romantik yazar olan Carol'ı canlandıran muhteşem Rhea Seehorn var. İnsanlığın geri kalanı "mutlu bir hippi topluluğu" gibi tek bir zihinde birleşirken, Carol dünyada kalan son bireylerden biri. Breaking Bad tarzı bir anlatımla sunulan bu dramedy, aynı zamanda büyük bir bilim kurgu düşünce deneyi. Carol'ın kalabalıklar içinde dünyanın en yalnız insanı oluşunu izlemek, bizi her hafta ekrana kilitledi.


Severance (2. Sezon)



Üç uzun yıl ve sektördeki büyük grevlerin ardından Severance, televizyon tarihinin en çok beklenen dönüşlerinden birini yaptı. Ve beklediğimize değdi! Şık, sürprizlerle dolu ve duygusal açıdan yıkıcı.


Bu sezon, Lumon şirketinin karanlık sırlarına dair bazı cevaplar alırken, karakterlerin içsel ve dışsal benlikleri arasındaki çatışma daha da derinleşti. Özellikle Adam Scott'ın canlandırdığı Mark karakterinin her iki versiyonunu manipüle etmeye çalışan Helena (Britt Lower), sezonun yıldızıydı. Severance, kurumsal kültüre yönelik o keskin ve distopik eleştirisini 2025'te de ustalıkla sürdürdü.


The Rehearsal


the rehearsal img1

Komedi ile delilik arasındaki ince çizgide yürüyen Nathan Fielder, hayatı kontrol etme deneyine kaldığı yerden devam etti. The Rehearsal, cesur izleyiciler için daha utanç verici senaryolar ve cüretkar kahkahalarla geri döndü. Fielder, dizinin "meta" yönlerini artırarak insan ilişkilerine dair kendi kişisel zorluklarını (veya bunları görmezden gelişini) rahatsız edici bir dürüstlükle sergiledi. O ağızları açık bırakan sezon finalini mutlaka izlemelisiniz.


The Pitt


the Pitt img1

ER ve 24'ün en iyi yanlarını birleştirdiğinizi düşünün. İşte The Pitt tam olarak bu. Noah Wyle, televizyonun altın çağını hatırlatan performansıyla Pittsburgh travma merkezinde geçen bu medikal dramanın başrolünde.


Dizi, 15 saatlik vardiyalar boyunca doktorların ve asistanların yaşadığı kaosu, COVID-19 pandemisinin bıraktığı izleri ve sağlık sistemindeki krizleri; bazen tuhaf, bazen de ruhu parçalayan bir gerçekçilikle anlatıyor. Akıllı, sürükleyici ve birinci sınıf bir televizyon işi.


Alien: Earth


alien earth img1

Fargo ve Legion'ın arkasındaki dahi Noah Hawley, Alien evrenini televizyona taşımak için en doğru isimdi. Sadece vahşi Xenomorph'ları değil; cyborgları, melezleri ve yaşam emen uzay parazitlerini evimizin salonuna getirdi.


90'ların rock müzikleri ve tekrar eden Peter Pan temasıyla birleşen bu kaos, ortaya hem etkileyici hem de tuhaf bir iş çıkardı. Alien: Earth, orijinal zaman çizelgesine yüzde yüz uyuyor mu? Belki hayır. Ama Noah Hawley'nin hangi dünyada kurallara tam uyduğu görülmüş ki? Kesinlikle izlenmeye değer bir bilim kurgu şöleni.


Ve Kazanan: Andor (2. Sezon)


andor img

2025 yılının tartışmasız galibi, Star Wars evreninin en olgun, en derin ve en cesur yapımı: Andor.


İlk sezonun başarısından sonra beklentiler çok yüksekti. Ancak Andor, sadece bu beklentileri karşılamakla kalmadı, onları aştı. Başlangıçta beş sezon olarak planlanan hikayenin, Rogue One filmine giden dört yılı kapsayacak şekilde tek bir sezona (12 bölüme) sığdırılması gerekiyordu. Bu, kağıt üzerinde bir risk gibi görünse de yaratıcı ekip bunu bir mucizeye dönüştürdü.


Her isyan yılını üçer bölümlük "mini filmler" şeklinde kurgulayan dizi, kapsamını inanılmaz derecede genişletti. Mon Mothma'nın politik dansından, Luthen ve Kleya'nın geçmişine, Ghorman'daki trajedilere kadar her anı ilmek ilmek işlendi.


Andor, tüm Star Wars yapımları gibi olmak zorunda değildi ve olmadı da. O, uzay fantezisi sosuna bulanmış olsa da, özünde faşizme karşı direnişi, fedakarlığı ve "sıradan" insanların kahramanlığını anlatan bir destandı. Bize Star Wars'un aslında ne hakkında olduğunu, çok uzak bir galaksideki karakterlerin ilk kez bizim gibi hissettikleri o anlarda hatırlattı.

bottom of page